Her şeye rağmen;

"Kaldırım taşlarının altında kumsal var"
Sonra yeni ilgi alanları bulunur.
Sonra yeni keşifler.
Sonra inanılmaz değişimler.
Sonra yine önce olur.
Sonra ne olacağını yazmama gerek var mı?
Şaşırırsam daha çok şaşıracağıma söz veriyorum.
NABER SÖZ VERDİM.
nasıl olsa olmayacak.
ayrıca isveçsiz bilim adamları yazmak yerine isviçresiz yazdığımı farkettim. ikisi de yok nasıl olsa. anlayın.
yine koyun saymak yerine origami yaparak uyumayı deneyeceğim. 
ikebana.sarılbana. şarkı olsa ya. 
iyi sabahlar. tünaydınlar. az önce tünaydınlar değil yünatdınlar yazdığımı farkettim. 
Hep 'turna kuşu' motifli bir aksesuarım olsun istedim.
Çok saçma biliyorum. Kuş tamam da turna kuşu nasıl bir spesifikasyondur.
Ama hala istiyorum yani.
Benim depremle ilgili çok acayip olan ama acayip gelmeyen bir fotoğrafım var. Yani fotoğraf değil de 'screenshot' işte.
Bu google kişi bulucu programda tesadüfen gördüğüm bir "İLAN".



















Evet yanlış duymuyor yanlış görmüyorsunuz. İlan,afiş,reklam her ne derseniz.
Şimdi deprem vergileri nereye gidiyor,çadır neden yetmiyor diye düşünmeye gerek var mı?
Garip insanlarız. Bazıları ise sadece 'garip'.
telefonun sessiz modda olduğunda mesaj geldi mi diye dakikada bir telefona bakıyorum. sonra sıkılıp 'bari titreşime alayım' diyorum. dakikada bir mesaj gelmeye başlıyor. her şey telefonun moduna bağlıysa ben 'yüksek ses' olanı alayım canım.
Biliyorum bu fotoğrafsız yazıların çoğunun okunmadığını. En fazla 2 kişi okur.
Ama yazıyorum çünkü ben fotoğrafsız olanları daha samimi yazıyorum. Yazarken yaptığım tek şey arada boynumu kaşımak oluyor.
Fotoğrafı kaydet,yükle,yerleştir derdiyle bitirmeye çalışmıyorum yazıyı.
Ya yazı da denmiyor ha. Post yani ama türkçesi ne ki. Girdi mi diyeceğim.
Bu girdiyi girerken.. of hayır.
Matrak'ta Refika çalarken Nurşah'la eşlik etmeye çalışmamızı özledim. 
O dönem dama desenli bileklikler modaydı. Ve onlara dama desenli bileklik değil,damalı bileklik deniyordu.
şu 'koa hastası' insanların konuştuğu sağlık bakanlığı(bilerek küçük yazdım,itibar etmiyorum peh falan) reklamı var ya,
o beni sigaradan soğutmuyor. "Allah şifa versin amca" diyerek kanalı çeviriyorum.
ama gel gör ki "cilt kanseri" bir teyze çıksa mesela,bebek cildim böyle oldu falan,kesin soğurum.
reklamcı arkadaşlara 'duyurulmaz'.
şuan evde 6 kedi ve 2 insan var.
annemle oturduk bize mama vermelerini bekliyoruz.
arada miyavlıyoruz falan.
tuvalet eğitimimiz de tamam,içgüdüsel.
hala kendimizi yalayarak temizleyemiyoruz tabii ki. fizyolojimiz ters. kilo var.
öyle durumlar yani
ben bir ara erkeklerin iddia mevzusuyla ilgili bir gönderme yapmıştım ya
onu geri alıyorum.
çünkü bir daha yollayacağım.
bugün,
eğer ne konuda söz verebileceğimi bilsem söz verecek kadar buldum kendimi. evet kaybetmedim,buldum.
çünkü ben böyleydim.mutlu oldum hala ben'im diye.
ve omzumu öptüm.
ben her zaman her şeyi "buradan açınız" yazan yerden açtım.
market kasasında açılmayan poşetle de uğraşmadım hiç.
Anne demişken bugün dalga geçmek için anneme şu soruyu yönelttim;
"anne sence cadılar bayramı kostümüm ne olmalı?"
Ama asıl dalga tsunamiye dönerek geliyormuş meğerse;
"farklı bir şey istiyorsan cadı ol,nasıl olsa herkes farklı olmak adına işin özünü unutacak"

o tsunami şu da olabilirdi;
"cadı ol,çok uğraşman gerekmez"

ama olmadı. benimle değil sizinle dalga geçti.
HERO MOM!
19 Ekim'de 4.bölümü yayınlanan New Girl'ün an itibariyle hala altyazısı tamamlanmamış.
10 gün ya 10 gün. ben bile çevirirdim. senkronlardım da. ne var ki ben koskoca torrent kullanıyorum. anne bu ne?
Ama hakikaten her şey
"kutu kutu pense elmamı yerse içimdeki çocuk geriye dönse"
değil mi?
bence öyle.
2 gün önce Funny Games filmini izledim. (Her şeyi 2 gün önce yapmışım,tek zaman kavramım bu)
Öyle bir film ki bittiğinde 'of çok saçma' diyorsun. 20 dakika geçmeden 'yalnız o neydi ya başka bir filmde olsa bik bik' diyerek filme olan hayranlığını artırıyorsun. "Hayranlık artırmak",kendi işimi kendim görürüm (kiendim gibi okuyun kapalı e).
Öyle yani. Hayal kırıklığına uğratıyor ama anladığınız anlamda değil. Farklı bir kırılma durumu.
----------spoiler---------
şaka şaka.
----------spoiler---------
Şimdi bazı erkekler var. Ben hep gülüşlerine bakıyorum işte onların. Ozan Osmanpaşaoğlu mesela . Ya tamam çocuğun ismini 2 gün önce öğrendim. O benim için Türkan dizisinin Turgut'u. Güzel gülüyor falan. Ama güdük.
Yani güdük görünüyor gibi. Bazı erkekler öyle değil mi hani senden uzun mesela ama güdük. Öyle görünüyor değil ama öyle bir izlenim bırakıyor. Artı eksi bir durum yok bunu niye yazdım bilmiyorum,1.85 boyunda ve Turgut aşığı falan değilim. Sadece belki benim gibi düşünenler vardır diye söyledim. Varsa bana söylesin. Ben çok garip buluyorum bunu çünkü. Adam 1.80 ama 1.50 görünüyor düşünsene.
Eğer başıma bir şey gelmeyecek ve Levend Öktem bunu okumayacaksa "Harold Pinter,Shakespeare'i döver".
Saygılar. (okuma ihtimaline karşı)
Okuduğunu düşünsene ya.
Şu yazı rengini değiştirmek istiyorum artık. Siyah yapıyorum bu çıkıyor. Bak yine siyah yaptım ama bu çıktı. Anladın mı? Hala siyah ama o çıkacak yine.
Sertab Erener- İstanbul çalıyor şuan. Kafamda ise "kutu kutu pense elmamı yerse,içimdeki çocuk geriye dönse".
Az önceki kaydı yayınladıktan sonra gidip yüzümü yıkadım. Bluzumun kolları ıslandı yine. İsviçresiz bilim adamları olsun ve bu gibi şeylere çare bulsun istiyorum.
Yazmak istediğim ne çok şey varmış ya. Bu gece/sabah bunun için bir şeyler yapayım mı? Tamam o zaman şimdi bu kaydı yayınlamalıyım ki başlangıç yapmış olayım.
Şu sıkıntıları biraz olsun atlatabilmek ve uykusuzluğuma bir de sıkıntıyı eklememek adına New Girl izlemeye başladım.
Tamam Zooey büyük bir etkendi başlamama. Ama konusunda da bolca 'kız ve erkek olan arkadaşları' olunca izlemek istedim. An itibariyle yayınlanan son bölümünü de izledim. Ve ne düşünüyorum biliyor musunuz?
"ŞU LANET OLASI ALTYAZIYI BİR AN ÖNCE TAMAMLAYIN"
Oh evet,tam anlamıyla bayıldım. Zaten kendimi karakterlerle özdeşleştirmeyi çok severim. Ama hiçbir zaman bir 'başrol' oyuncusu olamadım. Taaaa kiii,New Girl izleyene kadar.
Koca bir popo,türlü şapşallıklar ve kakül. İlk 3 budur sanırım.
Ayrıca her zaman erkeklerle daha iyi anlaşan bir kız olarak garipsediğim hiçbir şey olmadı. Ha Türkiye'de,yeni tanıştığım 3 adamla aynı eve çıkar mıydım? Tabiki hayır. Ama 3 kişiyle aynı eve çıkacaksın deseler en az 2si erkek olur muhtemelen. Diğeri de Nurşah zaten ama o Eskişehir'de. 3.sü de erkek olabilir tamam.
Ne kadar konuştum ya neyse.
---Burda spoiler olmayan spoiler giriyorum---
Jess ve Nicholas arasındaki elektrik kaçmadı gözümden.
Ama iki adet 'aşk acısı' çeken arkadaşın ilişkisinin başka bir boyuta ulaşması zor,kırılgan,sancılı oluyor.
O yüzden muhtemel kavgalar beni şimdiden heyecanlandırıyor.
----------------------------------------------
Neyse şimdilik bu kadar zaten 3 bölümcük izledim.
 Peki ya mavi ve kırmızının bütünleşmesi. Adımı Jess yaparsam şaşırmayın.
Uykumu düzene sokabilmek adına dün erken yattım. Uyumak için tam 1345 tane turna kuşu origamisi yaptım. Koyun saymaktan daha kolay ve etkili.
Sabah 1 dilim ekmek ve 2 kibrit kutusu büyüklüğünde peynir yedim.
Hotmail hesabımdaki 645 maili sildim.
Sims2 'nin inmesine 'sonsuz' varmış. "kaldı" yazıyor valla. Artık ömür boyu inmeyecek bir dosyam var. 


Yazı karakteri değişti ya. Tam 6 dakikadır uğraşıyorum aman kalsın. Her boşluk bırakmada 
düzeltecek olsaydım teheey.


Ezberlemem gereken 2 sayfa Lady Macbeth tiradı var. Ve bunun yanında ezber yapmam 
gereken 'Kahvede Şenlik Var' tiradı ve Venedik Taciri 'Shylock' tiradı. Ve muhtemelen ben 46 saattir geçiştiriyorum bunları. 


Ne kadar aritmetik yaşadığımı farkettiniz mi? Fazlası eksiği yok. Her şey belli. 
Duygusu az,sayısını yaz. Bu da teması.




Ağzına vururum kadın. Gözünü oyarım. ÇÜNKÜ ÇOK KISKANIYORUM.
Ve beğendiğimi her yerde yazıyorum ki erkekler gelip bana 'Adriana var ya offf beee ne güzel kadın' diye üstelemesinler. BİLİYORUZ BE! Sen yinede beni beğen yani değil mi. HİÇ!
Saçlarıma çiçek takmak.. vazgeçtim saçlarıma çiçekler taksın istiyorum.
Dekan odasında Suat Hoca'yı görmek ve "iyiki geldiniz özlemiştik" demeyi istiyorum.
Kusana kadar süt ve domates suyu içmek,kusmanın hastalıktan değil çok içmekten olduğuna sevinmeyi istiyorum.
Nefret ettiğim şeyleri sevmesem de onlara alışabileceğimi anlamak istiyorum.
Tekrar fotoğraf çekmeyi isteyeceğimi hissetmek istiyorum.
geç gelen ergenlik kendini böyle gösteriyor işte. şu saçı boyamaktan ömrümden 10 yıl gitmiştir. sonra sıkıldım ve bu saçı küt kestirip siyaha boyadım. 
Okula gitmeyeceğime karar verdiğim şu dakikalar içinde bilgisayarımdaki 'amaçsız' fotoğraf albümünü buldum.
YA durun paylaşacağım bir kısmını.
Eh bu çok amaçsız sayılmaz. 'Kemerli burun ne demek' sorusuna görüntülü cevap işte.
YA İSTESEM ne de güzel olabilirmişim. Ölürsem gazeteye bu fotoğrafı verin. Göz gönül açılsın.
Ne güzel komşumuzdun sen 'makinesi olmayanlara sunulan imkan kameralı telefon' abla.

28378264 saattir sağa döndürmeye çalışıyorum. Aslında dönük ama burada olmuyor ne bileyim. Anlamsızlığın alası bu kolajda. Göz kolye babet üçlüsü at avrat silah üçlüsünü döver.
Bugün uzun bir aradan sonra tekrar Sims oynamak istedim ve o cancağızım ilk versiyonunu indirdim.
(çünkü onun para hilesi hala aklımda- ctrl shift c klapaucius)
Neyse son sürat evdir havuzdur inşa ettim dayadım döşedim.
Kocamın adını önce Alfonso yaptım,sonra sıkılıp Paul'e çevirdim. Yabancı hayranlığım olduğundan değil de şimdi bir isim koyarım,biri bilgisayarımda bunu görür 'aaaa yoksa bıdıbıdıyla mı evlilik hayalin var' falan hiç uğraşmayayım dedim. (eminim herkes de benim bilgisayarımı ele geçirse ilk olarak sims kocamın ismine bakardı)
Yalnız farkında olmadan soyadımı-kocamın soyadını Arıkan yapmıştım. Nasıl bir dominantlıksa artık.
Eskiden daha katlanılabilirdi bu oyun. Şimdi zoruma gidiyor komşunun gelip senin havuzuna girmesi yok efendim tuvaletini kullanması falan. Bir de slip mayo giymiş gelmiş evimin içinde tövbe tövbe.
Neyse onu bunu hallettim komşuları tek tek kovdum. Evi temizledim falan da ben bu oyunda en çok fırından çıkan yangında eğleniyordum. Onu bir türlü başaramadım. Hayır bu sonradan imkansız hale falan mı geldi anlamadım,para hilesi hala duruyor oysa.
Bunu bağlayacak hiçbir yer yok. Sadece yazmak istedim. Ayrıca probisi çok özledim ve pamuk şeker tadında bir süt çıkmış çok sevdim. Okul öncesi sendrom yükleniyor __________ nasıldı ayol o?!
Ne güzel denk geldi.
Hepimiz bir erkeğin ahmakça davrandığında, bizden hoşlandığı anlamına geldiğine inanmaya programlanmışız.
Siz insanları anlamak mümkün değil, sizi almak için geliyorum ama kalmak istiyorsunuz, kalmanıza izin veriyorum ve siz gitmek istiyorsunuz.
"Kadın" formu bana yakışmıyor. Uymuyor işte neresinden çekersem çekeyim bir boşluk kalıyor. Kıskançlığı çeksen gurur açıkta,kaprisi itsen romantizm dorukta. Buna en uygun kelime "eğreti" sanırım.


Evet evet ben kız çocuğu olarak kalmalıyım,insanlar hayatıma müdahale etmeli. En kötü huyum küsmek ve kusmak olmalı. İşte ancak o zaman "eğlenceli" tanımlaması baki kalacak. Mutsuz ama "iyi" olacağım. Kırgın ama "unutuveren" kalacağım akıllarda.


Gerisi bomboş bir teferruat,aynı çocukların bilmediği bir kelime gibi; "teferruat"
Bazen gel desen gelecek kadar güçlü oluyorum da şu yazılara etiket eklemeye üşeniyorum.
yaz ve virgül ve boşluk ve yaz ve.... geleyim mi ya?
bilgisayarımda ne aradığına dair fikrim yok. işaret mi. küfür mü. 
YA NE BU.

Size Zeynep Ortaç'tan "Binlerce Anakin Var" isimli şarkıyı armağan ediyorum.
"Dünyanın yaşayan en yaşlı oyunculuk eğitmeni olarak diyebilirim ki, 'Kibarlığı s*keyim!'"
Sanford Meisner
2 gün önce yani bilgisayarımın servisten gelmediği 2874873. günün akşamı elektrik kesildi. Allahım gel diyoruz yok,küsüyoruz yok. (bak gelsende ben açmayacağım artık tamam mı seni kullanmayacağım yarım saat sonra gelmezsen vs). Ne yapalım diye düşünürken annemle her elektrik kesintisinde oynadığımız 'kelimenin son hecesiyle kelime türetme' oynamaya karar verdik. Şimdi size yorumsuz olarak bazı dialogları vereceğim;

Annem: mümin.. 
Ben: ııı minnoş
Annem: noştad!
Ben:?!! o ne anne ya. 
Annem: ya siz gitmiştiniz ya Almanya'da.
Ben: ANNE O NEUSTADT YAAA.
Annem: olsun noş'la başlıyor işte devam et.
---------------------------------------------

Ben: Nergis
Annem: GİSTAMONU ehelahehaelhe.
Ben: ......

---------------------------------------------

Ben: Gizem!
Annem: ZEMZEM hohahağ olsun var işte devaaam.
.....

---------------------------------------------
Ben: Yemin
Annem: Mintaxla canım mintaxlaaa

---------------------------------------------

Ben: Mevsim
Annem: Iııı ne bileyim simli her şeyi söyledim
AHA BULDUM DUR: SIMPSON!
---------------------------------------------
Bu diyaloglar geçerken ne halde olduğumu bilemezsiniz. Bir gün elektrik kesildiğinde bize gelmeniz lazım.
Ama noktayı ben koydum. Boş durur muyum buyrun;

Annem: Mektup
Ben: Tupac
Annem: O ne be uydurma
Ben: Ya anne rap müziğin ilahı görülüyor varya işte tupak tupak.
Annem: AY İYİCE SAÇMALADIN NE UYDURUKÇUSUN YA O SAYILMAZ Kİ.


ALLAHTAN YORUMSUZ DEDİM BU ARADA.









Eğer seni sevmeseydim,


Bunu bilirdin.