Boğaziçi Caz Korosu,dünya müzik olimpiyatı okey. iyiler tamam. sponsorları yoktu evet,üzülmüştüm.
ULAN BİZ BU YARIŞMANIN TEE 3. SENESİNDE GÜMÜŞ MADALYAYLA DÖNDÜK.
Bizim de yoktu sponsorumuz. Ben de istiyorum pohpohlanmayı. BEN ÖDÜLÜMÜ BİLE ALAMADIM.
Tık tık atıyor ya. Cv'me yazayım bari. YAZACAĞIM VE ÖNEMSENECEĞİZ EY ESKİ GÜZEL KOROM.


BÜYÜT BÜYÜT 


Çek Cumhuriyeti-Olomouc'da düzenlenenden de altın madalyayla döndük,unuttum bak.
 peki sor madalyan nerde diye. ALAMADIM YİNE ALAMADIM!!!!
Her şey bir fotoğrafla başladı. 
The Ring geri dönüyor...






                                                                             Hahah şaka şaka negatif tararken ışığı yanlış yere kurdum.
Bugüne kadar hiçbir aktör için ölüp bitmedim. Yani beğenirim de eh.
Ama açık ara tüm kusurlarıyla sevdiğim tek aktör;




Paul,gel bebeğim Vancouver'a dönelim.
Anne baba ve iki çocuk. Bir aile. Arabada bir kız çocuğu var,o kadar ağlıyor ki farkedilmemesi mümkün değil.
Araba yol kenarında duruyor. Kız arabadan iniyor.
Şunu duyuyor;
"taksiyle gidersin"
Oysa en azından şunu duyabilirdim diyor;
"ağlamışsın,taksiyle gidersin"
Araba yine var,anne baba ve iki çocuk da. Bakıyorsun hiçbir şey değişmemiş. Araba gidiyor,aile gidiyor.
Kız ağlıyor.
Sevdiğim şeylerle önce ben dalga geçiyorum galiba ya. Güldüm sonuçta buna. Hep gülüyorum ama seviyorum da.
Léon 



                                  Corpse Pinocchio. yersen.
Kadının düşmanı kadın. Erkeğin düşmanı "erkekten kadın".
Açayım;
-Abi boşver arama,yengenin siniri geçsin (o ara kadın telefon elinde sinirden eriyordur)
-Kanka gel ya biraz kafanı dağıt daha sakin konuşursunuz (o gece evde bitmez)
-Oğlum sen geeel,yenge bişi demez. (o yenge bişi demez evet,direk icraate girer kafa göz.)

Yani sonuca bakarsak erkeğin düşmanı kadın oluyor. Yani netice.
Ama aslında erkek. Yani hatice.
Erkekler neticeye mi haticeye mi (90 60 90 düşün)  bakar?

OĞLUM YANMIŞSINIZ SÖNDÜRENİNİZ YOK YA.
Babamın bana "caaan"(seslenme manasında),aile bireylerinin de cancan dediğini biliyor muydunuz.
Bir arkadaşımın blogundaki gönderiye yorum yaptım. Sonra baktım yok. "Aaa göndermemişim salak yea" dedim.  Az önce farkettim yanlış gönderiye yapmışım yorumu. Görmemiştir diye onun blog hesabına girip kendi yorumumu sildim sonra hesabından çıkıp doğru gönderiye aynı yorumu yapıştırdım.
Buradan o arkadaşı öpüyorum ve güvenini boşa çıkarmayacağıma and içiyorum! ama böyle yanlışlıklarda hesabındayım. hah!
-Sevgilim sana atkı örecektim ama önce mideni düşünmek istedim. 
Afiyet olsun beybi sıcak sıcak yersin.
Küçülünce böyle olacağım.
Hangi mecrada görgüsüzlük yapmadım derken aklıma geldin blogum bebeğim.

Evvet     BURAYA  tıklıyoruz beğendiğimiz fotoğrafı satın alıyoruz. Alıyoruz değil mi ey dostlar?! E-bay için hep paypal almışsınız bak,farmville kredisi alacağınıza sticker alın ya ilerde dersiniz ay bu gariban eskiden fotoğraf çekerdi diye. Ya da diğer ihtimal. Bak o daha ihtişamlı. Neyse neyse siz sayfada ARTİST yazdığına bakmayın gayet mütevazi olduğumu bilirsiniz (!) 
Öptüm. Alın.

Şu dizilerin kattığı yegane güzel şeylerden biri yani. Oh iyiki hatırladım.
"Vizesiz bikbik turları" yazan her siteye atlamam ve vizesiz'in "pasaportsuz" anlamına gelmediğini kavramama kaç puan verirsiniz dostlar.

Sevimli 6lı led lamba,canımsın. Ve bana yetiyorsun.


sen aşkı çiçek çiçek çiçek çiçek sanmışsın.
Ekim'de mükemmel bir yerde mükemmel bir eğitim. (Mükemmelliği burs yüzünden değil eheh)
İşte o zaman yazarım oraya buraya.
Madem yazacaksın niye şimdi böyle saçmaladın?
Ya ben dayanamıyorum. Çaba-kan-ter-gözyaşı. Şaka be o kadar da değil.
Zaten aman aman bir merak yaşadığınızı düşünmesem de böyle gizemli davranan ünlü taklidi eğlenceli.
(Projeler var değerlendiriyoruz efendim)
Beybi ne yapıyorsun suyun içinde?




E yani. O bilir beni.
Bu neden benim aklıma gelmedi diye çok düşündüm. O kadar kıskandım ki.








Arda Engin beni bul,senin beynini klonlayacağım.



Ağlamak istiyorum ama olmuyor diyen insanlar şu oyunu bir kere oynayın ya.
Hele o boğaza saplanışta oku çıkarmaya çalışması yok mu.
İçim parçalanıyor canım acıyor. 
Sonra continue diyorum ve fıççırıkk!






(Apple shooter)





Cemaate şimdiden girsem Tayyip bebeğim alır bunu bana. Uçağı içten fethetmek lazım. 
Uçakçık ayol.  

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre en çok talep gören siteler 'google,wordpress,adobe' şeklinde gidiyor. 18 yani son sırada ise Facebook var.
Üzülmeyin bizde de ilk sıra google dir. Ama son 5 gündür ve şu şekilde;
'twitter hilal cebeci','hilal cebeci panpiş','hilal memeci'.
Olmuyor değil yani.







Böyle bir belim "olmayacağına" yedibinbeşyüz kilo olayım daha iyi.

Olsun yine de; tick tock on the clock but the party don't stop no,
aov o-o ov.
Hala aygır gibi gülüyorum.
Ve sonra her şey ilginçliğini yitirdi.

Erkek olarak dünyaya gelmek istediğim günler oldu.
Neyse,bugün o günlerden biri değil.
"Hayır o benim dostum" deriz. Çünkü sıkıca sarılır bize.
Peki ya hareketlerimizi kısıtlamak için sarılıyorsa?
Evan Rachel Wood ve Rachel McAdams'ı niye hep karıştırdım ya.
Kate Hudson ve Jennifer Hudson'a tamam da bir rachel ortaklığı mıdır sebebi.
Neyse ya çok seviyorum ikisini de.
Yarın sınavım var ve atarlı bir şeyler yazamıyorum. Hayır madem sınav var niye yazmayasın dimi. Ama yok.
Açtım salıncakta iki kişi blogunu karıştırıyorum. Bir de saatin bozulmasını diliyorum. Geçen hep 11.30 du mesela.
Bu arada benden E.T dinleyen insanın sırtı ömür boyu yere gelmez. Güzel ya.
                           Ev alma emlakçı al,koy önüne painti,gül gül eğlen.
Dikkat! Fena halde dilinize dolanabilir. Gün boyunca "ooo kayış koptu kaptan" demek istemiyorsanız dinlemeyin.
victim,stranger,moon gibi kelimeler şarkılara yakışıyor.
ahenkli.
boy youre an alien.
its supernatural,extraterrestrial.


Bu bugünün teması.


Yarın büyük gün. diye büyük bir laf etmek istedim. Ama öyle.
Ve gmaille ayrıldık. Onu blackberry diye bi çocukla aldattım.
Yıllar önce bir çocuğu sevmiştim. O da beni severdi bilirdim. Ama hiç söylemedik. Aynı sınıfta olmamızdan öte sınıftaki 'kolejliler' ayrımı yüzünden korkardım. Ben fen bilgisi hocasının nefret ettiği bir asosyaldim. 2 samimi arkadaşım vardı. Diğerleri gırgır şamata. Aslında hala öyle. Her düşük notta 'kağıdıma bakmak istiyorum' yiğitliği yapan bir kahramandım kendi çapımda. En yüksek notu da fen bilgisinden alırdım,ama kağıdımın 2.kontrol edilişinde. Geçen sınıf yıllığımızı buldum. Okul yıllığı dışında bir cd ye hazırlamıştık. Sınıfın 'en'leri bölümünde ben 'en edebi' seçilmiştim düşünün.
Her neyse,izleyince o çocuğu hatırladım. Resim derslerinde hemen önümdeki sıraya otururdu. O zaman çok heyecanlı gelirdi bu. Gizlendiğimizi ve birbirimizi sevdiğimizi resimlerle anlattığımızı falan düşünüyordum muhtemelen. Olabilirdi de. Velhasıl kelam ben yine ne olduğunu kestiremeyen birinden hoşlanmıştım. 7imde neysem. Arkadaşlarının yanında beni yerin dibine sokan çocuk,resim derslerinde adeta Leonardo Da Vinci oluyordu. Bir gün tak etti ve onunla konuşmamaya karar verdim. "Beni seviyorsa cesur olsun hallah hallah" modunda her resim dersinde döndüm popomu. Şu hayatta dayanamadığım bir şeydir düşünce kokan hareketler. Resimler yaptı,telefonumun pin kodunu ismin yaptım dedi (bu o zamanlar çok düşünce kokuyordu)
Konuşmadım. Öylesine inat ettim ki okul bittikten hemen sonra çektim yurtdışına gittim.(bu çok havalı bir şey değil,akraba rulez). Normalde 1 hafta dayanamadığım insanların yanında kaldım 2 ay. Çok güçlü hissediyordum,istikrarlı,kendinden emin. Bir de en yakın arkadaşıma bile anlatmadığım için gizemli görüyordum bunu. Bir gün gelecek ve karşılaşacağız sonra ben ona "ben seni unuttum şekerim" diyip gidecektim.
Hiç karşılaşmadık,bunu idrak etmem 3 hafta sürdü. Acı çektim ve o insanların yanında daha da içime kapandım. Kaburgalarım çıkana kadar ağladım.
O da gitmişti. "Kaza,ağır,bilmiyorum,defnettik"
Giderken "görüşürüz" bile demediğim için kendimi suçladığım dahi oldu. Görüşemeyecektik çünkü ben hiçbir şey söylememiştim.
Aylar sona internette bir anı sayfası açtılar onun için. Hep yazdım. Beraber yaptığımız bir resimde sayfanın sağ alt köşesine isimlerimizden yaptığı bir kombinasyon vardı. Onu rumuz olarak kullandım.
Şimdi üzerinden yıllar geçti. Birinden gitmenin tüm herkesten gitmeyi beraberinde getireceğini bilseydim.. Belki de yine aynısını yapardım. Ama veda ederdim. Bu yüzden önemsiyorum sanırım vedaları. Hemde hiç sevmeden.
Ve bilmelisin ki,
Telefonumun pin kodunu hala değiştirmedim güzel çocuk.
O kadar canım acıyor ki. Şöyle sol tarafa doğru. Hareket etmekte zorlanıyorum.
Oğlum kahve makinesinin filtresine parmak bastım da ondan. Sol parmağım kafam kadar oldu allah seni inandırsın.
hippy hippy shake


Annemle film ararken Xəzər kanala denk geldik. 
Mövzu duzlaşmaydı. Kadın bir komşumuza benzeyen adama sülük tedavisi yapılıyordu.
Hemen yanı başındaki tezgahta da et ve böğürtlen. Alişan'a benzettiğimiz bir adam şarkı söyledi.
Birini de küçük iboya benzettik.
Bunların hiç biri garibimize gitmedi de,duzlaşma bunun neresindeydi ona şaşırdık.
Yani işte annem sonuçta. Evde sıkılıyor musun? sorunuza cevap aldığınızı duyar gibiyim.
ELK. şuan fena bir küfür ettim.
Evet bir sevgilim var. Sabah akşam beraberiz.
Tanırsın ya adı Gmail.
Youtube'a istem dışı Mevsimler Geçerken yazdım. Şarkıyı kimin söylediğini dahi bilmiyordum.
Temmuz geçmedi zaten,yeşil gözlerinde olmam gereken biri de yok.
Bu da böyle bir anı.
Anneme nihayet bir laptop şarjı almanın huzurunu ilerki günlerde kendi şarjımı bilgisayara yapıştırarak yaşayacağım.
Ve söylememe gerek var mı bilmiyorum,kargo bedavaydı.evet sadece şarj almadım.bunu zaten biliyordunuz.
Kırmızı kart.